 |
Akın Andırın |
SARI
FIRTINA
Babam,
uzun yıllar araba tamirciliği yapmış, çırak olarak başladığı
mesleğinden Saim Usta olarak emekli olmuştu. Zor şartlar altında
çalışıp alın teriyle ve zorluklar içinde biriktirdiği parayla, kendi tamirhanesini açmış, ailesini bu tamirhaneyle geçindirmiş,
beni ve iki ablamı bu tamirhaneden elde ettiği kazançla okutmuştu.
Belli bir yaşa geldiğinde, tamirhanesini yanında çalışan Cihan
Usta’ya devretmiş ve emeklilik hayatına adım atmıştı.
Babamı
ziyaret ettiğim bir günde, aynaya tutuşturulmuş bir fotoğraf
dikkatimi çekti. Fotoğrafta, babam sarı renkli bir arabanın önünde
poz vermişti. Merakımı gidermek için ”Baba
bu fotoğrafı daha önce görmemiştim. Bu araba kimindi? Aynaya
astığına göre sende bir hatırası olmalı”
dedim. Babam fotoğrafı eline aldı, duygulanarak “Bu
aldığım ilk arabaydı. Sen daha çocuktun hatırlamazsın. Bu
arabayı aldığımız gün evdeki mutluluğu tarif edemem. Hemen
annen, ablaların ve seni de alarak beraber arabayla dolaşmış,
Çamlıca Tepesi’nden İstanbul’u seyretmiştik. Çok güzel
günler yaşadık bu arabayla”
diyerek iç geçirdi. Belli ki bu arabayla duygusal bir bağı vardı.
Bu
durum beni de duygulandırmıştı. Belki o araba olmayacaktı ama
aynı arabadan satın alıp, babama hediye etmek istedim. Satış
ilanlarını incelerken bir mucize oldu. Babamın ilk göz ağrısı
arabası satış ilanında karşıma çıkmıştı. Büyük bir
heyecanla satıcıyı aradım. Aynı gün noterde buldum kendimi.
Aracı satın aldım ve hemen tamirhaneye, Cihan Usta’nın yanına
gittim. Cihan Usta arabayı görünce o da duygulandı. Çocuk yaştan
beri babamın yanında çalışan, ustalığı ondan öğrenen Cihan
Usta, “Nereden
buldun bunu çocuk? Bu mesleğe başladığımda ilk tamir ettiğim
araba buydu.”
dedi ve devam etti,
“Baban işi iyice öğrenene kadar müşteri arabalarını bana
tamir ettirmemişti. O zamanlar işe ilk başladığımda daha çok
getir-götür işlerini yapıyordum. Baban araçları tamir ederken
bir taraftan işi bana da öğretiyordu. Bir gün, yanıma gelip
kendi arabasının anahtarını bana uzattı, yağını, hava
filtresini ve bujilerini değiştirmemi istedi. Hemen işe
koyulmuştum. Saim Usta da beni takip ediyordu. İstediklerini
başarıyla gerçekleştirince, tamamdır bundan sonra müşteri
arabalarının tamirinde bana yardım edebilirsin demişti.”
dedi. O günleri andıkça gözleri dolmuştu. Artık arabaya, sadece
eskimiş bir araba olarak değil, birçok insanın hayatını
etkileyen, hatıratlarla dolu bir varlık olarak bakmaya başlamıştım.
“Cihan
Usta, arabayı daha bugün satın aldım. Henüz babamın haberi yok.
Bir elden geçirelim. Sonra babama vereceğim”
“Bence
babanı şimdi al gel. Eminim aracın bakımında kendisi de olmak
isteyecektir.”
Büyük
bir heyecanla babamın evine gittim.
“Baba
sana bir sürprizim var. Benimle tamirhaneye kadar gelir misin?”
“Ne
yapacağız tamirhanede? Cihan Usta’nın işi vardır. Şimdi biz
oraya gidince işini bırakıp, bizimle ilgilenir. Gideceksek mesai
bitimine doğru gidelim. Ben de ne zamandır uğramamıştım
tamirhaneye.”
Israr
edince beni kıramadı. Beraber tamirhaneye doğru yola koyulduk.
Tamirhaneye geldiğimizde, babam arabayı gördü ve şaşırmış
bir vaziyette “Sarı
Fırtına!”
dedi. Sevinçten gözleri dolarak, şoför koltuğuna oturdu.
Ellerini direksiyonun çevresinde gezdirdi. Güneşlikleri indirip
kaldırdı. Torpido gözüne baktı. “Nereden
buldun bunu?” dedi.
Olanları anlatınca bana sarıldı. “Beni
ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin evlat!”
dedi.
Geçen
süre zarfında babam tulumlarını tekrar giydi. Cihan Usta ile
beraber her gün 'Sarı Fırtına'sı ile buluştu. Onu fabrikadan
ilk çıkmış haline getirdiler. 'Sarı Fırtına’yı özleyen
sadece babam değildi. Annem de çok mutlu olmuş, pencerenin
önündeki çiçek saksılarını o eski günlerdeki gibi sarı
saksılarla değiştirmişti.
Fotoğraf:
Akın Andırın
Öykü:
Erdal Gömceli / 23.10.2023