Çerkes Karadağ - Serra Kemmer - Yüzsüz

Çerkes Karadağ

YÜZSÜZ


Yüzüne bakmaya yüzüm yoktu.

Yüzsüz yüzüme bakmanı istiyordum oysa.

Sonunda başardım.

Fotoğrafçı oldum.

Yüzüme baktın.

Ne sen beni gördün, ne de ben seni.

Yüzünü başucuma astım.



Fotograf : Çerkes Karadağ

Yazı : Serra Kemmer



Prof.Dr. Emre İkizler - Hasan Çalıkuşu - Kafam Takıldı

Prof.Dr. Emre İkizler

KAFAM TAKILDI

Neredeyse ayaklarımın üstüne dikildiğimden beri futbolu çok severim. Birkaç çocuk bir araya geldiğimizde, etrafımızda yuvarlanabilecek ne varsa topumuz o olurdu.

En yakındaki düzlükte, bulduğumuz birkaç iri taş ile kalelerimizi yapar, üç beş kişilik takımlarımız seçer ve başlardık topun peşinde koşmaya. Top nereye, hemen hemen bütün çocuklar oraya. Topun çevresine üşüşürdük. Top, bir oraya bir buraya yuvarlandıkça, bütün enerjimizi harcar, zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık. Eve, toz toprak ve kan ter içinde gelince, bir güzel de azar işitirdik.

Biraz daha büyüdükçe, gerçek topumuz olmaya başladı ve futbolla ilgili bazı taktik ve kuralların olduğunu anlamaya başladık. Çocukluğumuzdaki güle oynaya, bağıra çağıra zevkle oynadığımız oyun, artık daha ciddiye alınması gereken bir hal aldı. Bunları öğrendikçe ve güçlü rakip takımları yendikçe, futbolun ne kadar zevkli bir oyun olduğunu anlamaya başladık.

Artık harçlıklarımızı, hafta sonu maç için hazırlanacağımız mahalle kulübünde harcamaya başladık. Saha parası, forma parası, hakem parası, kulüp kirası, antrenör parası derken, bizim harçlıklar buhar olup gitti. Her geçen gün de daha fazla zaman ve beden gücü harcamaya, daha çok antrenman yapmaya ve daha çok para harcamaya başladım.

Bir zaman sonra, maddi olanakların sınırına ve karar vermek için bir yol ayrımına gelmiştim. Ya futbola daha fazla zaman ayırıp, tüm dikkatimi futbola verecektim, ya da bilindik okul eğitimimi aksatmadan devam edecektim.

Gerçeklere doğru yönden bakmak, gerekirse olumlu ve olumsuz tarafların bir muhasebesini yapmak gerekiyordu. Futbola karşı öyle aşırı bir yeteneğim yoktu, fizik yönden de önde giden değildim. Diyelim ki devam ettim, o zaman masraflarımı nasıl karşılayacaktım. Diğer yönden açıkçası futboldan da soğumaya başlamıştım. Maçlarda hakemlerin haksız ve yanlış kararları, hele hele taraf tutması, beni çileden çıkarıyor, ama bir şey diyemiyordum.

Sonuçta futbol oynamayı bırakarak, sadece izleyici olmaya karar versem de yine başka tuzakların ve tutsaklıkların peşinde koştuğumu bir süre sonra anlayacaktım.

Futbol aşkı ve sevgisiyle yatıp, kalkan kitlelerin, gerçekte ekonomik veya siyasal alanda bilinç ve algı yönetiminde kullanıldıklarını, kültürel ve sosyal altyapı yoksunluklarını unutarak, övünme ve taraftarlık gibi soyut değerlere bürünerek, yoksulluğu kabullenme modunda olduklarını ve futbol endüstrisi için sadece tüketici olduklarını asla fark edemediklerini gördüm.

Günümüzdeki futbol kafasının artık kirlenerek, seyirciden kulüplere, yöneticisinden futbolcusuna, hakeminden bahis şikesine kadar uzanan bir sorunsala uzandığı söylesek yanılmış olmayız.

O yüzden kafaya topu takmamak beni daha mutlu edecek artık.

Fotoğraf : Prof.Dr. Emre İkizler
Öykü : Hasan Çalıkuşu

Gılcan Mete Delibay - Gülçin Demirci - Seyirci

Gılcan Mete Delibay

SEYİRCİ

Yalnız adam, genç aşıklara bakarken üniversitede aşık olduğu kızı hatırladı. Onu ilk defa okulun kantininde görmüş, anfide sessizce arkasındaki sıraya oturup dersi boş vermişti. Sonraki günlerde ona yakın nereyi bulabilirse oraya oturmayı alışkanlık haline getirmişti.

Saçlarını geriye attığında, arka sıraya gelen şampuan kokusunu hatırladı. O kokuyu duyduktan sonra, marketlerin şampuan reyonlarında günlerce aramış, bulduğu gün, çocuklar gibi sevinmişti. Sonraları, uzun süre aynı şampuanı kullanmıştı.

Kız, etrafı insanlarla dolu, neşeli, gürültülü kızlardandı. Yalnız yakalayıp baş başa iki çift laf etmek kısmet olmamıştı. Yaklaşmak için uygun bir an kollarken, pervasız ve yakışıklı bir tip kızın aklını çoktan çelivermişti.

Aynı önündeki gençler gibi, birbirlerine sarılmalarını uzaktan hüzünle izlemişti seneler önce. Zamanında yakınına gidemediği için bir daha yaklaşmayı denememişti. Zaten onlar da iyi anlaşmışlar ve okul bitene dek ayrılmamışlardı.

Mis kokulu kız, yakışıklı ve pervasız çocukla evlendi. İki çocukları oldu.

Gizli aşık ise, bu çekingenliğiyle sonunda görücü usulü evlenmeye razı oldu. İki çocukları oldu.

Sigarayı bırakmamış olsaydı, yakardı bir tane şu hayatta oyuncu olamayıp izleyici kaldığı gerçeğiyle başa çıkabilmek için. Onun yerine daha tehlikesizinden sade bir kahve söyledi.

Hayatının büyük bir kısmını risk almayıp, bekleyerek, sabrederek, başkalarını düşünerek geçirmişti. Bundan sonra değişmek için ne gücü ne de isteği vardı.

İzlemeye devam edecekti.


Fotoğraf : Gılcan Mete Delibay
Öykü : Gülçin Demirci - 18.10.2023