M. Kemal Aksel - Kaan Aksoy - Duman

M. Kemal Aksel

DUMAN

Sabahın erken saatleriydi. Kışın gelmesine az kalmışken, yağmursuz, karsız sonbaharın artık son günleriydi. Hava halen karanlıktı. Sokakta hareket yoktu. Sadece birkaç evin ışığı yanıyordu. Yatağından kalktı. Karısı mutfakta hazırlığa başlamıştı bile. Yüzünü yıkadıktan sonra küçük odalarının kapısını araladı. Çocukları uyuyordu. Okula gitmek için kalkmalarına daha vardı. İç geçirdi.

Üzerini giydikten sonra, sokak kapısına yönelirken saatini kontrol etti. Karısı hazırladığı paketi bir file torbaya koyarak adama verdi. Vedalaştı ve kapıdan çıktı. Sabah çok erken olduğu için, merdivenlerden inerken komşulara gürültü olmasın diye sessizce merdivenlerden indi. Apartmanın giriş holündeki otomatik lambanın yanmasıyla, sokağın bir aracın farlarıyla aydınlanması bir oldu. Servis minibüsü gelmişti. Minibüsleri yedi ay önce değişmişti. Altı yıldır servis veren minibüs artık eskimişti. Koltukları daha rahattı. Fabrikaya gidene kadar yolda biraz kestirebiliyordu.

Minibüs, fabrikanın büyük metal giriş kapısından geçerek, tuğla binanın önünde durdu. Başka bir minibüs daha gelirken, adam, yol arkadaşlarıyla birlikte geldikleri minibüsten indiler. Fabrika avlusunu aydınlatan camları sararmış lambalardan hafif hafif cızırtı sesi geliyordu. Hava halen karanlıktı. Ama lacivert gökyüzüne hakim olan bir duman vardı. Yüz metreyi aşan fabrikanın o ihtişamlı bacasından çıkan duman, görenlerin üzerinde bir etki bırakıyordu.

Sabahın soğuk havasından ayrılıp, binanın içine girdiler. Yaşlı ama iyi bakılmış ve temiz tutulmuş bir holden sağdaki personel soyunma odasına devam ettiler. Metal dolaplar üzerindeki etiketlerde sadece numaralar yazıyordu. İsimler yoktu. Adam cebindeki anahtarlıktaki küçük dolap anahtarını buldu. Çalışma tulumunu, başlığını, botlarını, eldivenlerin ve iş maskesini giydi.

Fabrikanın üretim hattının ikinci sırasında kazanlar ve kimyasal boylerleri bulunuyordu. Görev yerine geçtikten sonra gece vardiyasındaki arkadaşıyla vardiya değişimi yaptılar. Adam, sorumlu olduğu kısımdaki vanaları, boylerleri ve göstergeleri okudu. İki yüz yirmi beş derece. Su yüz derecede kaynıyor diye düşündü birden. Fabrikada iş kazası olmayalı üç yıl olmuştu. Bir an aklına bir vananın o sıcaklıktaki kimyasalı buhar olarak birden dışarıya kaçırdığını hayal etti. O basınçta püsküren kimyasalı giydiği kıyafet ne kadar koruyabilirdi? Bir ter bastı. Sonra ne yaptığını düşündü ve aklına gelen o görüntüden silkindi. Üç numaralı boylerdeki işlem süresi dolmuştu. Diğer kısımdaki işlem tankına aktarmak için üçüncü hat görevlilerine haber verdikten sonra boşaltma vanasını çevirmeye başladı.

Koca bir gündüz vardiyası geçmişti. Yine personel soyunma odasındaki banka oturuyordu. Başlığını çıkardı. Dikkatini bir şey çekti. Başlığının hava filtresindeki renkli çubuğun rengi ilk zamanındaki gibi turuncu değildi; epey solmuş ve kirli sarı bir renge dönmüştü. Başlığının filtrelerini değiştirmesi gerekiyordu. Yoksa bir iki yıla kanser olurdu. Bu yüzden ikinci, hatta çalışanların maaşlarındaki yıpranma payı, fabrikada en yüksek olanlardı. Hemen servise binmek için filtrelerinin değişmesi gerektiğini vardiya amirine yarın sabah söylemeye karar verdi.

Güneş batıyordu. Üzerlerinde büyük bir duman kütlesi vardı. Sanki bu dünyaya ait olmayan yüce bir bulut gibiydi. Kaç yıldır çalışıyordu bu fabrikada. Sayesinde çocuklarını okutuyordu, evine ekmek götürüyordu. Ama bütün bunlara değer miydi diye düşündü, servis minibüsü dolduktan sonra buğulanan camı eli ile silip, fabrikanın manzarasını seyrederken. Ardından o dumanın içinde ne kadar süre kalabilirim diye düşündü. Sonra yüzünü ekşitti. Çocuklarını düşündü. Ardından eşini düşledi. Akşam eve giderken ne alabilirdi.

Yarın sabah erken saatlerde kendi beslediği dumanın gölgesinde yaşayan fabrikaya yine gelecekti…

Fotoğraf : Mustafa Kemal Aksel
Öykü : Kaan Aksoy 

2 yorum:

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka konuyla ilgili olmasına özen gösteriniz.
2. İsim ve Soy ismi yazmayı unutmayınız.
3. Konuyla ilgili olmayan sorularınız için lütfen iletişim formunu kullanınız.

© Onanafod Blogunda yayınlanan tüm fotoğraf ve yazıların telif hakları, Onanafod blogu sanal yayını, tanıtımı, kitapları dışında fotoğrafçıya ve yazara aittir.