Galip Çetiner - Hasan Çalıkuşu - Beni Anlamalısın

Galip Çetiner

BENİ ANLAMALISIN

Sen, beni anlamalısın.

Renklerimden arınacağım. Karanlık dünyalara göç edeceğim yakında. Sonsuz denizlerin karanlık kuyularına. Kaybolan sadece rengim mi olacak zannediyorsun? Benim sıcaklığımı, güzelliğimi, sevgimi de kaybedeceksin, yalnızlığın soğuk rüzgarlarında.

Seni benden uzaklaştırmak veya kendimi unutturmak değil niyetim. Sana ilgisiz görünmek de istemiyorum. Bana bir süre yaklaşmak, dokunmak, hissetmek istemezsin diye düşünüyorum. Kalp kırıklığı, soğukluk, küslük de değil, yeniden kendim olma istediğimdir bütün arzum.

Artık rahat bırak beni, ilgilenme. Solan renklerimden arınmak, sessiz, kımıldamadan durmak, gözlerimi kapamak, susmak, kaybolmak istiyorum. Ne seni ne de senden öncekileri, hatta senden sonra ne olacak, kimler gelecek, onları bile düşünmeden karanlık gölgemde oturmak istiyorum.

Ben köklerimle, tanrı Adonis’in kollarında, onunla birlikte rüyalarda, karanlıklar ülkesinde yaşamak arzusundayım. Hiç umurumda bile değil, isterse alıp götürsün beni yedi kat yeraltına, tanrıça Persophone’nin huzuruna.

Beni anlamalısın, renk ve ışık peşinde koşan ölümlü. Hep kamaştırıcı ışıklarda, en güzel rengimde, en zarif anımda beni defalarca yakaladın ve hala yakalamak istiyorsun. Ama neden? Sen değil misin beni karanlık kutuların içinde saklayan, sana en şuh bakışlarımı resmeden? Yetmedi mi? Hep o halde kalmam mümkün mü? Bak yine o gün geldi, karanlıklara yürüyorum kendi irademle.

Şimdi beklemeyi öğreneceksin sabırla. Afrodit nasıl pişman olduysa yaptığı hatanın bedelini ödemeye, sen de beklemeyi öğreneceksin. O anı bekleyeceksin. Sana bahşedilen fırsatı kaçırmadan büyük bir sabırla ve istekle.

Yanlış anlama ama sonsuz bir kalıcılığa gelmiyorum. Sana bir süreliğine misafir olacağım. Büyük bir aşkla Adonis’in yeryüzüne dönmesini bekleyen tanrıçalar gibi o anı bekle. Gölgeler kısalmaya, ışık çoğalmaya başlayınca işte o zaman, bir sabah yıldızının kuyruğundan ben de düşeceğim yeryüzüne.

Kuruyan gövdeme tatlı su perileri konacak ve renklerim geri gelmeye başlayacak. Kararmış gövdemdeki çatlak elbisemi atacağım üzerimden. Tatlı ılık sabah rüzgarında dallarım filizlenecek, yeşil tomurcuklar çıkacak ve hızla büyüyecek. Yapraklarım kıvrıla kıvrıla kısa sürede bütün gövdemi saracak. Sunacağım sana kendimi ve zümrüt zarafetimi. Arkasından aradığın bütün renkler güneş ışığı ile birlikte çiçeklerle, kuşlarla, böceklerle gelecek, değişe değişe gözlerinin önüne serilecek.

Ama unutma ölümlü, bu güzelliklerin hepsi sadece bir an sunulacak. Tekrarı yok bu enstantanenin. Bu güzelliği sunan tanrıçalar adına benim de zamanım kısıtlı. Sana ayrılan süreyi hoyratça harcama. Işığın ve gölgenin, rengin ve o anın kıymetini bil.


Fotoğraf : Galip Çetiner
Yazı : Hasan Çalıkuşu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka konuyla ilgili olmasına özen gösteriniz.
2. İsim ve Soy ismi yazmayı unutmayınız.
3. Konuyla ilgili olmayan sorularınız için lütfen iletişim formunu kullanınız.

© Onanafod Blogunda yayınlanan tüm fotoğraf ve yazıların telif hakları, Onanafod blogu sanal yayını, tanıtımı, kitapları dışında fotoğrafçıya ve yazara aittir.