Gonca Soysal - Hasan Çalıkuşu - Tutsak Atlar Ülkesi

Gonca Soysal


Akıl verilerek yer, gök ve suların emanet edildiği insanoğlu; doğaya özen göstermeyince, evrenin yüce yaratıcısı Kayra Han bereket tanrıçası Umay Ana’ya dünyanın yeniden yoğrulmasını buyurdu. Kayra Han çok kızmıştı ve Kübey Ana’ya da kaosa sebep olan insanlar için hüküm vermesini istedi.

Kübey Ana, bundan böyle insan soyuna ruh vermedi. Gebe kadınlar saç yoldular, yüz yırttılar, en acı saguları çığırdılarsa da yakarışlarını duyan olmadı. Tanrılar insanlığa sırtını döndü. Göz açıp kapayana kadar, bir nesil sonra tükenen insanoğlunun son bedeni ölüler tanrısı Erlik'e devrilince, diğer canlılar tutsaklıktan kurtulma ve tekrar geri kalan doğal yaşam alanlarına dönme yolunu aramaya başladı.

Vahşi hayvanların tanrısı Izıh, son yüzyılda atların uğradığı zulme, aşağılanmaya çok üzülmüştü. Atların asalet ve hassasiyetini, güç ve zarafetini bilen Izıh, onları yeniden özgürlüğüne kavuşturmak istiyor, toprak ve bozkırların tanrısı Boz Tengri’nin kucağına salmak istiyordu. Ama bu hiç de kolay değildi.

Atların soylu lideri Başat, insanların boyunduruğundan kurtulmasına rağmen, diğer atlarla tutsak olduğu sarp dağları, dikenli ağaç ve dev çalılıkları nasıl aşacağını bilemiyordu. İçinde bulundukları otlaklarda karınlarını doyuracak kadar ot bulsalar da sıkışıp kalmışlardı. Sayıları her geçen gün arttığından otları gittikçe azalıyor, temiz su bulamıyorlardı.

Soylu lider Başat, bütün tanrılara yalvarıp yakardı, en güçlü aygır ve güzel kısraklar tanrılara oyunlar sergilediler. Hünerli atlar, en zarif hareketlerini yaptılar, gösterişli şaha kalkıştılar.

Toplu geçit merasiminde bölük bölük rengarenk genç atlardan oluşan sürüler, en yavaş ve sakin, kısa ve uygun adımlarla adeta ritminde çayırda yürüdüler. Su gibi yavaşça akıp giderken atların yele ve kuyrukları zarif vücut hareketleri ile kendiliğinden salınıyordu. Atlar çayırdaki çimenlere sanki hiç basmadan süzülüyormuşcasına giderken, topraktan zerre kadar toz kalkmıyordu.

Arkadan seke seke tırıs yürüyerek gelen atlar kavisli boyunları, gergin ve sabit başı, ritmik çapraz ayak vuruşları, salınımlı gövdesini takip eden tel tel ayrılmış kuyruğu ile tanrıları hoşnut etmeye çalışıyorlardı.

Rahvan koşan soylu lider Başat'ın yaveri, atlar beden ve ruh enerjilerini zarafete devşirirken, bir sağdan bir soldan aynı taraftaki toynakları yerleri dövüyor, başları hafifçe aşağı yukarı güç üretirken gösterişli gövdeleri sarsılmadan sanki bir kuş gibi uzun kuyrukları ile yere paralel uçuyordu. Tanrıların sağında ve solunda yer alan anaç atlar hünerli taylarının bu güzelliğine göz süzerek nazlı nazlı bakıyordu.

Çimenlik boşaldıktan sonra en son geçen güç ve hız sembolü dörtnala koşan atlar, kuvvetli arka ayakları ile vücudunu ileri sıçratırken, ön iki ayaklarını sırayla yere değdirip yine ivme kazanmak için öne kadar gelen arka bacaklarıyla gövdelerini tekrar öne doğru fırlatmaktaydı. Atlar dörtnala giderken sürat ve enerjileri rüzgarla yarışıyordu.

Soylu lider Başat'ın arzusunu duyan atların, muhteşem gösterilerini beğeni ile izleyen tanrılar, atların asalet ve özgürlüğü için anlaştılar. Güneş tanrıçası Gün Ana, doğayı ısıtacak, ateş tanrısı Alaz, bir kıvılcım atacak, Yel Ana, bir rüzgâr çıkaracak, dikenli çalılıklar tutuşturulup bir geçit açılacaktı.

Birkaç gün sonra denildiği gibi oldu. Bir derbent boğazında tanrılar tarafından bir gece yalaza çalınan dikenli ağaç ve çalılıklar kavruldu. Sabaha karşı gün ağarmadan, için için yanan geçitten atlar tozu dumana katarak dörtnala sonsuz özgürlüğe koştular.

Fotoğraf : Gonca Soysal
Yazı : Hasan Çalıkuşu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka konuyla ilgili olmasına özen gösteriniz.
2. İsim ve Soy ismi yazmayı unutmayınız.
3. Konuyla ilgili olmayan sorularınız için lütfen iletişim formunu kullanınız.

© Onanafod Blogunda yayınlanan tüm fotoğraf ve yazıların telif hakları, Onanafod blogu sanal yayını, tanıtımı, kitapları dışında fotoğrafçıya ve yazara aittir.