Buket Özatay - Erhan Demiralp - Pazartesi

Buket Özatay

PAZARTESİ

Dişlerini fırçalarken bir yandan da aynada kendisi ile konuşuyordu.

Yarın farklı olacak, kesinlikle telaş yok. Sabah giyeceklerimi ve çantamı hazırladım. Telefonumun şarjı, tamam. Metro kartım da burada. Yarın farklı olacak, kesinlikle telaş yok.”

Diş fırçasını kutusuna koydu, ağzını çalkaladı, yüzünü yıkadı, havluya kurulandı. Bir kez daha sabah giyeceklerini kontrol ettikten sonra odasına geçti, ışığı kapatıp yatağına uzandı.

İşe başladığından beri, her Pazar akşamı yaşanan bu sahne, artık sıradan bir hale gelmeye başlamıştı ve ah! o Pazartesi sabah koşturmacası. Alel acele giyinmeler, makyaj, hızlıca evden çıkış ve metroya yetişme çabası…

Pek çoğumuzun “Pazartesi Sendromu” olarak adlandırdığı hafta başı stresini, bazı uzmanlar, aslında Pazar gününün “Tatil bitiyor, yarın iş başı” düşüncesi ile huzursuz geçtiğini ifade ediyor.

Freud, bu sendromu değil ama depresyonu, “sevilen değer verilen bir nesnenin kaybı” olarak tanımlamış. Tatil günleri; yoğun ve yorucu iş günlerinden sonra, hepimizin sevdiği, keyfini çıkarmaya çalıştığımız günler değil mi? Pazartesi’nin ardından, hemen Cuma ve Cumartesi günlerinin yetişeceği ve tatile kavuşulacak düşüncesi neyse ki depresyona varmadan, küçük telaşlarla haftaya başlatıyor.

Gözlerini açtı, ani bir refleks ile saate uzandı. Saat, henüz çalmadan, hadi uyan artık demeden kendisi uyanmıştı. İki elini birleştirip, parmaklarını birbirine geçirerek arkasına doğru vücudunu esnetti. Yüzüne bir tebessüm kondurarak, yatağından süzüldü. Elini yüzünü yıkadı, kıyafetlerini giyip, makyajını yaptı. Yüzündeki tebessüm devam ediyordu ve aynaya bakarak, kendisine dün gece verdiği sözü tekrarladı.

Bugün farklı olacak, kesinlikle telaş yok.”

Evet, bugün telaş yoktu. Kişisel disiplinine ve programlarına aksatmadan uyacağı konusunda kendine söz verdi. Çantasını aldı, daire kapısını kilitleyip sokağa çıktı. Metro istasyonu, evine çok yakındı. Yürüyerek istasyona vardı. Tren hareketlerini gösteren elektrikli panoda, gelen tren bir dakika yazıyordu. Her sabah, telaşla koşarak bindiği trenden bir öncekiydi. Yetişmek için koşmaya başladı; ancak bu sefer telaş yoktu! Çevresine şöyle bir bakındı, içinden haykırdı.

Yarınlar farklı olacak!”

Fotoğraf : Buket Özatay
Öykü : Erhan Demiralp / 8 Eylül 2023 Cuma, Üsküdar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka konuyla ilgili olmasına özen gösteriniz.
2. İsim ve Soy ismi yazmayı unutmayınız.
3. Konuyla ilgili olmayan sorularınız için lütfen iletişim formunu kullanınız.

© Onanafod Blogunda yayınlanan tüm fotoğraf ve yazıların telif hakları, Onanafod blogu sanal yayını, tanıtımı, kitapları dışında fotoğrafçıya ve yazara aittir.