Ufuk Akarı |
YORGUN
Mürüvvet, daha rahat yıkamak için, su dolu kaba yatırdığı çay bardaklarını yıkadı. Yerleri paspasladıktan sonra önceki akşam masaların üzerine ters çevirdiği sandalyeleri duvarın kenarına dizdi. Çayı demlemek için ocağı açtı.
Bütün bunları yaparken, kafasında başka bir işte çalışmayan emeklilere bir defaya mahsus verilecek ikramiye vardı. O kadar çok eksik vardı ki bu piyangodan çıkan ikramiye gibi parayı nereye harcasa en doğrusu olur sorusuna, cevap bulamıyordu.
Kendisi ve elli yıllık hayat arkadaşının geçimini sağladığı, küçücük kahvenin duvarları, uzunca bir zamandır perişan haldeydi. Boya ve sıvanın yenilenmesi iyi olurdu.
Bir televizyon, daha fazla müşteri çekebilirdi.
Eskisi gibi soğuk kışlar kalmasa da, yakacak masrafı, yaklaşan kışla beraber sıradaydı.
Ya da bir hovardalık yapıp, kırk yılın başında, karısıyla beraber birkaç günlüğüne mütevazı bir tatil yapabilirdi.
Kafasındaki liste uzayıp gidiyor ama bir türlü karar veremiyordu.
Suyun kaynama sesini duyunca kalkıp çayı demledi. Kendine çay koymadı.
Kendini hiç düşünmezdi.
Fotoğraf
: Ufuk Akarı
Öykü : Gülçin Demirci
Tam içinde bulunduğumuz durumu da anlatıyor 😊pek güzel olmuş 😊😊😊
YanıtlaSilÇok tanıdık hisler 😥 Fotoğraf ve öykü uyumuna bayıldım
YanıtlaSil