Gül Yıldız |
KÖPRÜ
Sabah kalktı. Yürümeye başladı. Serin bir sonbahar sabahında daha taze hava için nehir kenarına yöneldi. Uzaktan görünen köprü cezbetti. Yürürken gözü köprünün çizgilerine takıldı. Köprüye gidecekti.
İnsanoğlu…
Bugün o büyük köprüde yürürken başımızı göğe kaldırdığımızda, o yüce yapıyı gördüğümüzde bir yandan ihtişamı hissederken, bir yandan zafer sarhoşluğunun sisi içinde kaybolmuş hissediyoruz. Üzerinde yürürken, her adımımızı attığımızda, ayak bastığımız yapı, adeta bilimin ve mühendisliğin bir yapıtı. Her adımda sarsılmazlığını ve dayanıklılığını hissediyoruz. Öyle ki, etkilenmemek imkansız. İmkansız, zafer sarhoşluğu içinde kaybolduğumuzda hayranlık duymamız. Kendimize hayran kaldığımızda, keşiflerimizle ne kadar narsist oluyoruz. Kısa hayatımızda, kısa düşünüyoruz.
Bu hayatta, büyük olmak için, ihtişam için ve kalıcı olmak için nice emek ortaya konuluyor. Asıl bilgiye ulaşmak için sarf edilen çabaya gösteriş hevesi karıştığında gidilen yol gerçek hedefini ıskalamaya başlıyor. İnsan, somut ve soyut yapıtlarının gölgesinde mi olmalı. Köprü, anıt veya başka bir isimle anılan yapıt, onu meydana getiren insanın ya da onun sunulduğu insanların mı gölgesinde olmalı. İlerlediğimiz yolda, başka heveslere kapılarak yola çıkış amacımızı mı unutuyoruz. Nereden geldik. Nereye gidiyoruz. Çoğu zaman ikisini de unutuyoruz.
İnsanoğlu…
Köprüyü geçti. Nehrin karşısında bir kafeye oturdu. Bir kahveyle, bir kek söyledi. Ağzına attığı yaban meyveli kek parçası üzerine yudumladığı arabica çekirdek kahvesiyle aldığı hazzı, nehri ve üzerindeki köprüyü izleme keyfiyle birleştirdi.
Fotoğraf
: Gül Yıldız
Yazı : Kaan Aksoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka konuyla ilgili olmasına özen gösteriniz.
2. İsim ve Soy ismi yazmayı unutmayınız.
3. Konuyla ilgili olmayan sorularınız için lütfen iletişim formunu kullanınız.
© Onanafod Blogunda yayınlanan tüm fotoğraf ve yazıların telif hakları, Onanafod blogu sanal yayını, tanıtımı, kitapları dışında fotoğrafçıya ve yazara aittir.