Lokman Karaçuha |
KİLİT
Gecenin zifiri karanlığında, ay ışığı, ağaçların arasından hafifçe süzülürken; genç adam, yabancı olmadığı orman yolundan yürüyerek eski çiftlik evine vardı. Evin etrafında dolandı. Pencereler kapalıydı, panjur görevini yerine getiren tahtalar çakılmıştı ve içerisi görünmüyordu. Evin etrafında, bir tur daha attı. Bu kez ahşap kapının önünde durdu. Kapı, kapı kollarının içinden dolanan zincirle sıkı sıkıya bağlanmış ve büyük boy asma kilitle kilitlenmişti.
Kendi kendine mırıldandı,
Bu kapı, çocukluğumun unutulmaz anılarını ve ailemin tarihini saklayan bir geçidi temsil ediyor. Kapıyı açıp içeri girdiğimde, yaşadıklarımı silip, zamanı baştan başlatarak çocukluğuma dönebilir miyim.
Kilidi
zorladı, açamadı.
Anahtar
nerede ki!
Yeniden evin arka tarafına yöneldi, verandanın içinde bulunan alet dolabının içine baktı, anahtar olmadığı gibi kilidi kırabilecek araç gereç de yoktu.
Yeniden zincirli kapının önüne geldi. Kapının arkasından, ince ve titrek bir ses,
Durdu ve etrafına baktı. Kimse yoktu, sadece o ve kapı vardı. Sesi tekrar duydu:
Kapıya yaklaştı ve kulağını kapıya dayadı.
“Ben,
ben…”
“Sen
kimsin? Neden buradasın?”
“Ben,
ben, buraya kilitlendim, çok uzun zaman oldu, lütfen beni kurtar…”
Şaşırdı. Kapının arkasında kim vardı. Neden buraya kilitlenmişti, nasıl kurtarabilirdi.
”
“Bilmiyorum!
Bir gün uyandım ve buradaydım, kapı kapalıydı, açamadım.
Zincir ve kilit vardı, kimse gelmedi. Çok açım, çok susadım.”
Kapının arkasındaki kişiye yardım etmek istedi, ama nasıl yapacağını bilmiyordu.
“Hayır,
çok sağlam, anahtarı bulmamız lazım.”
“Anahtar
nerede?”
“Bilmiyorum,
belki evin içinde.”
İki eliyle kapıya yüklenecekken; birden bire kendisini, kapının diğer tarafında, karanlık odanın ortasında buldu.
Karanlığa seslendi,
“Buradayım.”
Sese yöneldi; karanlıkta yüzünü seçemese de etrafı örümcek ağları ile sarılmış şöminenin yanında çömelmiş bir çocuk.
Çocuk ayağa kalktı, başını kaldırdı. Göz göze geldiler, elini uzattığı çocukluğuydu. Genç adam, çocukluğunu kucakladı ve ona sıkıca sarıldı. Çocukluğu; unutamadığı anıları, yaşadığı travmaları ve ailesinin hikayelerini hatırlatıyordu.
dedi genç adam.
Kapı yavaşça açıldı ve o karanlık dünyadan hızla uzaklaştılar.
Yatağından hışımla doğruldu, terlemiş, nefes nefeseydi. Komidinin üzerinde duran su dolu bardaktan birkaç yudum içti. Nefesini kontrol altına almaya çalışıyor, gördüğü kabusun etkisinden kurtulup gerçek anda, var oluşuna şükrediyordu. Kalktı, banyoya yöneldi, elini yüzünü yıkadı. Aynada kendine dikkatlice baktı. Geçmişi ve anıları unutamazdı; ama onlarla yüzleşmeli, hesaplaşmalı ve şimdiye odaklanmalıydı. Kabusu, kilitli zincirinden kurtulmak için bir anahtar olmuştu. Şimdiyi daha iyi anlamak için yeni bir başlangıç yapmalıydı.
Gün aydınlanırken, yatak odasındaki saati, yaşamındaki yeniye, taze bir başlangıca koşması için var gücüyle çırpınıyordu.
Fotoğraf
: Lokman Karaçuha
Öykü : Erhan Demiralp / 22 Ağustos 2023
Salı, Üsküdar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka konuyla ilgili olmasına özen gösteriniz.
2. İsim ve Soy ismi yazmayı unutmayınız.
3. Konuyla ilgili olmayan sorularınız için lütfen iletişim formunu kullanınız.
© Onanafod Blogunda yayınlanan tüm fotoğraf ve yazıların telif hakları, Onanafod blogu sanal yayını, tanıtımı, kitapları dışında fotoğrafçıya ve yazara aittir.