![]() |
Sema Özevin |
DANS
Fotoğraf
: Sema Özevin
Yazı
: Kenan Uluergüven
![]() |
Orhan Cem Çetin |
Sonbahara yaklaştığımız bu günlerde, yazdan kalma bir hava vardı dışarıda. Bu güzel havanın etkisiyle yanıma kitabımı aldım ve hemen yakınımızdaki parka doğru yürümeye başladım. Yolda, etrafıma bakınca, hafta sonu gezmesi için evlerinden çıkan insanların bir koşuşturma, bir telaş içinde olduklarını gördüm. Dinlenmek için bile telaş halindeydiler. Bu koşuşturmacanın arasında, ilerideki bankta, elinde bastonuyla sakince oturmuş, etrafı seyreden, yaşlı bir amca dikkatimi çekti. Yanına gidip, izin istedikten sonra, bankın diğer kenarına oturdum. Kitabımı açıp, okumaya başladım. Bir taraftan da yaşlı amcayı gözlüyordum. Gözlerini bir yere dikmiş, uzun uzun bakıyordu. Benim ona baktığımı fark etmiş olacak ki, yüzünü hiç çevirmeden “Sanki bana bir şey söylemek istiyorsun da söyleyemiyorsun delikanlı” dedi. Sonra bana döndü ve “Yanılıyor muyum?” diye sordu.
Şaşırmıştım. “Bunca koşuşturmanın içinde, sizi çok sakin bir halde etrafa bakarken gördüm. Bu sakinliğiniz hoşuma gitti ve yanınıza oturmak istedim. Sonra uzun uzun bir yere bakıp, düşünürken gördüm sizi ve açıkçası nereye baktığınızı, ne düşündüğünüzü merak ettim.” dedim.
Gülümseyerek, “Şu binanın duvarındaki tel örgüleri görüyor musun? Onlara bakıyordum.” diyerek başladı sözlerine. “Eskiden tel örgülerden geçmek isteyenin canını acıtsın da geçmekten vazgeçsin diye dikenli tel kullanılırdı. Şimdi ise bu tellerin yerini, jilet dedikleri iki tarafı keskin saclar aldı. Artık canını acıtmak yerine, bir yerleri kesilsin de yaralansın der gibi daha acımasız, daha sert tedbirler alınıyor. Zamanla suçlar mı artıyor, yoksa insanlar daha acımasız mı oluyor” diyerek bitirdi sözlerini. Sonra yine bana “Ne dersin?” diye sordu. Bir an düşündüm. “Sanırım her ikisi de” dedim ve kitabımı okumaya devam ettim. Ancak, amcanın sorusu kafamı kurcalamaya devam ediyordu.
Fotoğraf: Orhan Cem Çetin - (@orhancemcetin instagram hesabında 20 Nisan 2023 tarihinde Architectura antiqua minima #urbanmacro notuyla paylaşılmış bir çalışmasıdır.)
Öykü: Erdal Gömceli / 21.10.2023
![]() |
Irmak Soldamlı |
Onlar için önemli tek şey, renkti. Var olmak için, başka bir gıdaya veya suya ihtiyaç duymadan, atmosferin üst katındaki yüzeyde bulunuyorlardı. Burada uzaydan ve güneşten gelen zararlı ışıkları özümleyerek, kendi zerreleri için en temiz renk ve enerjileri elde ediyorlardı. Özündeki renklerini, başka zerrelerle paylaşır, çoğaltırlardı. Her zerre, renklerini kendine özgü ton, desen ve formda üzerine giyer ve o gün büyük bir edayla atmosferde süzüm süzüm süzülür, sonunda örgüledikleri enerjilerini gezegene bırakırlardı.
Fotoğraf
: Irmak Soldamlı
Yazı : Hasan Çalıkuşu